Öntür kuramı çerçevesinde Türkçede anlamsal ulamların incelenmesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ÖZAY ÖNAL

Danışman: SEDA GÜLSÜM GÖKMEN

Özet:

ÖZET Rosch‟un “öntür kuramı”, insan zihninin kavramları nasıl ele aldığını tarif eder. Klasik yaklaşıma göre, ulamların iç yapıları hiyerarĢik sıralı değildir ve her ulam üyesi eĢit statüdedir. Oysa, öntür kuramına göre ulamların iç yapıları hiyerarĢik sıralıdır ve üyeler eĢit statüde değildir. Öntür olarak da adlandırılan ve ulamı en iyi temsil eden bir “en tipik” üye ve çevresel üyeler vardır. Çevresel üyelerin, vasat ya da daha kötü üyeler olduğu düĢünülür. Ulamlar belirsiz sınırlara sahiptirler. Ulam üyeleri “aile benzeĢmesi” ile bağlıdırlar ki bu üyeler arasında paylaĢılan özelliklerin bütünüdür. Üst düzey, temel düzey ve alt düzey olmak üzere baĢlıca üç farklı ulamlaĢtırma düzeyinden bahsedilebilir. Öntürler aynı zamanda temel düzey ulamları olarak da görülebilirler. Bu düzey çok spesifik (alt düzey) ve çok genel (üst düzey) düzeyler arasında yer alır. Öntürler ya da temel düzey ulamları bazı açılardan ayrıcalıklıdırlar. Akla ilk gelen ve en hızlı tanınanlardır. Çocuklar, anadillerini edinirlerken üst düzey ve alt düzey ulamlardan önce temel düzey ulamlarını öğrenirler. Temel düzey ulamlar aynı zamanda bir çeĢit referans noktası ve zihinsel ve temsildirler. Bu tez kapsamında yürütülmüĢ olan sormacada, 210 denekten, 22 somut ve soyut ulam içeren bir formu doldurmaları istenmiĢtir. Deneklerden her bir ulam altına 7 tipik üye yazmaları ve bunları önem sıralarına göre sıralamaları istenmiĢtir. Deneklere, üzerinde olası ulam üyelerinin yazılı olduğu herhangi bir liste verilmemiĢ, istediklerini yazmakta serbest bırakılmıĢlardır. Çocuk, genç ve yetiĢkin grubu olmak üzere üç temel yaĢ grubu mevcuttur. Her grup, 70 denekten oluĢmaktadır ve her gruptaki kadın-erkek denek sayısı birbirine eĢittir. Sonuçlar, Türkçe‟de anlamsal ulamların belirli öntürler etrafında yapılandığını göstermiĢtir. Ancak, somut ve soyut ulamlar arasında bu anlamda bazı farklılıklar tespit edilmiĢtir. Somut ulamların altında kullanım sıklıkları ve sıra değerleri yüksek net öntürler görebilmek mümkündür. Soyut ulamların ise sıklık yüzdeleri ve sıra değerleri somut ulamlarınkilerden çok daha düĢüktür. Sonuçlar, Türkçe ve Ġngilizce‟de daha önce yapılmıĢ çalıĢmaların sonuçlarıyla karĢılaĢtırılmıĢ ve önemli benzerlikler olduğu görülmüĢtür. ABSTRACT Rosch‟s “prototype theory” describes how human mind deals with concepts. According to the classical approach, internal structures of the categories are ungraded and all category members have equal status. However, Rosch claims that internal structures of the categories are graded so the members are not of equal status. There is a typical member, ie. prototype, which represent the category the best and there are peripheral members which are thought to be ordinary or worse members. Categories have fuzzy boundaries. Category members are connected by family resemblance, the similarities that the members of the category have in common. Three different levels of categorization can be mentioned, namely super ordinate, basic and subordinate. Basic level categories can easily be seen as prototypes. Prototypes or basic level categories are distinguished in some respects; they are the members which come to mind first and they can be recognize more rapidly. Children, while acquiring their mother tongue, learn basic category level words before the super ordinate and subordinate categories. They are also the mental representations, some sort of reference points. In the experiment conducted within this thesis, 210 subjects were asked to fill in a form including 22 concrete and abstract categories. Each subject has been asked to write down 7 typical members for each category and rank them according to the order of importance. The subjects have not been provided with any checklist on which possible category members are written. There are 3 different age groups, namely children, teenagers and adults. Each group has 70 subjects with equal number of man and woman participant. The results show that the semantic categories in Turkish form around certain prototypes, however concrete and abstract categories differ in this respect. The subjects have used much more words under the abstract categories than the concrete ones. Thus, under the concrete categories, it is easy to find prototypes with high frequency and high rank. As for the abstract categories, their frequencies and the ranks seem to be much lower than those of concrete ones. The results have been compared to the former experiments conducted in Turkish and English, and it has been seen that there are remarkable similarities between the results.