Olumlama problemi üzerine iki girişim: Spinoza ve Deleuze


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: HASAN ALİ BAŞARAN

Danışman: IŞIL BAYAR BRAVO

Özet:

Bu çalışma, her şeyden önce Spinoza ve Deleuze dolayımı ile olumlama kavramına yeni ve özgün bir imaj kazandırmak için çabalamaktadır. Spinoza ve Deleuze açısından olumlama, mantıksal ve psikolojik bir kavram olmaktan ziyade, ontolojik bir mahiyete sahip olmaktadır. Spinoza‟nın töz ontolojisi ve Deleuze‟ün fark ontolojisi, “Varlık”a ontolojik bir olumlama kavrayışı vermek amacındadır. Böylelikle Spinoza‟nın ve Deleuze‟ün amacı, “olumlama”nın soykütüğünü teşhis etmektir. Olumlamanın soykütüğünde içkinlik ve güç anlayışlarını bulan Spinoza ve Deleuze, aslında olumsuzlama ve aşkınlık anlayışlarına karşı bir polemik ortaya koymaktadır. Burada ilgi çekici olan unsur, Varlığın doğasından ve karakteristiğinden dolayı, “olumlama”nın etik ve politik olarak pratik bir unsur haline gelmesidir. Demek ki olumlama kavrayışı, yalnızca ontolojik değil, bunun yanında etik ve politik bir “düzlem” de oluşturmaktadır. Böylece Spinoza‟nın töz ontolojisi ve Deleuze‟ün fark ontolojisi, esasında bir “arzu ontolojisi ve düzlemi” haline gelen “Yaşam”ı oluşturmaktadır. Spinoza ve Deleuze, ontolojik, etik ve politik bir unsur olan bu arzu düzleminde, neşe (sevinç) duygusal deneyimine başka bir değer, rol ve misyon yüklemektedir. Spinoza‟nın ve Deleuze‟ün olumlayıcı felsefelerinde, bedenlerin neşeli (sevinçli) duygusal deneyimleri, yalnızca naif bir duygusal deneyim değil, bunun yanında ontolojik, etik ve politik bir duygusal deneyim haline gelmektedir. Bütün bu spekülasyonlar ve açıklamalar çerçevesinde çalışmamızın maksadı, “spekülatif olumlamadan pratik sevince” geçiş doğrultusunda, Spinoza ve Deleuze anlayışlarını sorunsallaştırmak ve ontolojik, etik ve politik yeni sentezlere varmaktır.