Çevrenin siyasallaştırılması ve Ramsar Sözleşmesi örneği


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2008

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SELİM ERDOĞAN

Danışman: NESRİN ALGAN

Özet:

Ramsar Sözleşmesi Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi adıyla 1971 yılında imzalandığında üzerinde uzlaşı sağlanan husus Sözleşme'nin sadece sulak alanlara odaklanması olmuştur. Ancak geçen 37 yıl içerisinde, yürürlüğe girmemiş olan UNECE Su Sözleşmesi'nin yerini Ramsar Sözleşmesi'nin ikame ettiği görüşü ortaya çıkmıştır. Bu dönüşüm su-sulak alan etkileşimi gibi bilimsel gerekliliklere dayandırılsa da, başını Üçüncü Dünya ülkelerinin çektiği bir grup Sözleşme'nin siyasallaştırıldığı görüşünü savunmaktadır. Bu ülkeler arasında Sözleşme'nin son dönemde sınıraşan sular konusuna giderek daha fazla eğilmesinden şikayetçi olan Türkiye de bulunmaktadır.Tez çalışması kapsamında çevre koruma hareketinin ve çok taraflı çevre sözleşmelerinin evrimi aynı dönemdeki siyasal gelişmelerle birlikte değerlendirilerek bu görüşlerin doğruluğu irdelenmiştir. Bu açıdan Türkiye'nin Ramsar Sözleşmesi'ne taraf olduktan sonra kat ettiği mesafe ve oluşturulan kurumsal yapı da değerlendirilmiş, Sözleşme'den kaynaklanan sıkıntıların üstünlüğe dönüştürülmesi için yapılması gerekenler irdelenmiştir.AbstractWhen Ramsar Convention was open to signature in 1971 with the name of ?Convention on Wetlands of International Importance Especially As Waterfowl Habitat? the point on which the consensus has been established was that the Convention focused only to wetlands. However during the past 37 years of implementation, a common view of the substitution of the UNECE Water Convention which was not entered into force by Ramsar Convention appeared. Although this transformation based on scientific realities such as water-wetland interaction, a group lead by 3rd World countries is on the view that the Convention is being politicised. Turkey which is concerned with the Convention?s increasing focus on the transboundary waters subject is also one of these countries.In the framework of this study, the evolution of the environmental protection and multilateral environmental agreements is being evaluated together with the political events of the same period and the truth of these views have been re-evaluated. In this context the distance taken by Turkish Republic following its accession to the Ramsar Convention and the institutional structure which was established have been interpreted, the measures to be taken in order to transform the concerns into advantages have been investigated.