Hannah Arendt'in haklara sahip olma hakkı kavramı kapsamında Avrupa Birliği'nin kaçak göçmenlere ve sığınmacılara yönelik politikaları


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: EZGİ ÖZEN

Danışman: ÖMER AYKUT ÇELEBİ

Özet:

Bu çalışmanın amacı Arendt'in "Haklara Sahip Olma Hakkı" kavramından yola çıkarak Avrupa Birliği'nin kaçak göçmenlere ve sığınmacılara yönelik politikalarını açıklamak ve değerlendirmektir. Arendt'in insan hakları konusundaki eleştirileri, İkinci Dünya Savaşı ve sonrası dönemde insan haklarının yurttaşlık haklarıyla bağlantısını dikkat çekici bir şekilde ortaya koymuş ve ulus devlet sistemi içerisinde insan hakları kavramının geçerliliğinin sorgulanmasına sebep olmuştur. Arendt'in düşüncesinde, insan haklarının çelişkilerini en belirgin biçimde ortaya koyan göçmenler ve sığınmacıların durumudur. Arendt'in düşüncelerini kaleme aldığı günden beri uluslararası toplumda bir çok gelişme meydana gelmiştir. Avrupa Birliği'nin kurulması, Avrupa Vatandaşlığı kavramının ortaya çıkması geleneksel anlamda ulus devlete yönelik bir aidiyet olarak kabul edilen vatandaşlık kavramının ulus-üstü bir düzeyde yeniden tanımlanabileceği ve insan haklarının paradokslarının giderilebileceği bir politik alanı mümkün kılabileceği umudunu doğurmuştur. Avrupa Birliği'nin ulusüstü nosyonu, göçmenleri ve sığınmacıları cezb etmekte ve bu kişiler Birlik içerisinde hak arayışları içerisine girmektedirler. Ne var ki, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından uluslararası hukukta ve uluslararası sistemde yaşanan tüm bu gelişmelere rağmen Avrupa Birliği'nin kaçak göçmenlere ve sığınmacılara yönelik politikaları bu kişilerin Avrupa Birliği içerisinde çeşitli haklarından yoksun kalmalarına yol açmaktadır. Bu çalışma, Avrupa Birliği'nin kaçak göçmenlere ve sığınmacılara yönelik politikalarını Arendt'in "haklara sahip olma hakkı" kavramı bağlamında değerlendirerek, Arendt'in düşüncelerinin Avrupa Birliği'nde haksızlık sorununu çözmede önemli bir rol oynayabileceğini savunmaktadır. AbstractThis study aims to analyse the policies of the European Union regarding asylum and irregular migration in the light of Hannah Arendt's teory of " Right to Have Rights". Arendt's critique on human rights remarkably propounds the interconnectivity between human rights and citizenship rights and therefore challenges the enforceability of human rights in an international system composed of nation states. According to Arendt, this perxplexity is most appearent on the situation of refugees and migrants. There has been significant changes in the international system since Arendt has outlined the perplexities of the rights of men. The emerge of the European Union raised hope in literature that citizenship can be redefined in a supranational frame and may allow the existence of a new political sphere where the paradoxal nature of human rights can be eliminated. Unfortunately, the political advancements in Europe in the aftermath of World War II was unable to completely resolve the issue of rightlessness for refugees and irregular migrants in the European Union. This study aims to rethink the policies of the European Union in the light of Arendt's theory of "right to have rights" and argue that Arendt's thinking can play a key role in terms of solving the problem of rightlessness in the EU.