Son Dönem Sufilerinden Hacı Ahmet Kayhan'da tasavvufi kavramlar


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: NESLİHAN NUR KIZILTEPE

Danışman: VAHİT GÖKTAŞ

Özet:

1898-1998 arasında yaşayan Hacı Ahmet Kayhan Efendi, cumhuriyet dönemi sufilerindendir. Nakşbendiyyenin Hâlîdî Samini koluna bağlı olan Ahmet Efendi, önce Hacı Ahmet Kaya Efendi, onun vefatı sonrasında da irşat görevini üstlenen Musa Kazım Efendiye intisap etmiştir. Mürşidinin vefatı ile irşat görevi Hacı Ahmet Kayhan Efendi'ye tevdi edilmiştir. Malatyalı Hacı Ahmet Kayhan Efendi henüz daha bebek yaşta babasını, on dört yaşında da annesini kaybederek oldukça zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirmiştir. İlerleyen yaşlarında Ankara'ya yerleşmiş, burada Hacer hanımla evlenerek dört çocuk sahibi olmuştur. Ahmet Efendi'nin silsilesinde yer alan zatlardan Hâlîdî kolunun piri olan Mevlana Hâlîdî Bağdadi, Ali Septi Efendi, Samini kolunun piri Mahmud Samini, Osman Bedreddin Efendi, Mustafa Naci Efendi, Hacı Ahmet Kaya ve Musa Kazım Efendi'nin hayatları ve tasavvuf görüşleri ele alınmıştır. Böylece Hacı Ahmet Kayhan'ın tasavvuf anlayışı için ipuçları elde edilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar klasik tarikat eğitimi ile yetişse de Hacı Ahmet Kayhan Efendi'nin bağlılarına resmi bir tarikat eğitimi uygulamadığı görülmektedir. Bu durumun tekke ve zaviyelerin yasaklandığı cumhuriyet dönemi şartlarına uyumlu bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Ahmet Efendi bu tutumu ile toplumun tüm kesimini kucaklamış, evini günün hemen her saati ziyaretçilerine açarak onlara tasavvufu en sade ve elverişli şekilde sunmuştur. Hacı Ahmet Kayhan Efendi'nin tasavvufî uygulamalarına bakıldığında Kur'ân ve Sünnet'e dayalı bir tasavvufu şart gördüğü, bunun dışına çıkan uygulamaları şiddetle eleştirdiği tespit edilmektedir. Özellikle haram şehvet ve haram menfaatin bu yolda büyük bir engel oluşturduğunu söyleyen Hacı Ahmet Kayhan Efendi, bunlardan kurtulmadan Allah'a yakınlık elde edilemeyeceğini sıklıkla ifade eder. Tasavvufun yoğun bir ibadet hayatıyla yaşanmasını isteyen Ahmet Efendi, güzel ahlâkın vazgeçilmez olduğunu da vurgular. Ona göre ne kadar çok ibadet edilse de güzel ahlâka riayet etmeden manen ilerlemek mümkün değildir. Onun tasavvuf anlayışında, tüm varlığa merhamet; renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlara şefkat, temel bir eksen oluşturur. Güneşin pis veya temiz demeden ışığını ve ısısını tüm varlıklara vermesi gibi insan da bir ayrım gözetmeden lütuf ve yardımlarını tüm insanlara hatta canlılara ulaştırmaya çalışmalıdır. Hataların örtülmesini de çok önemseyen Ahmet Efendi, gece gibi tüm kusurların kapatılmasını ister. Tasavvufun ibadet, ahlâk ve hizmet yönleriyle birlikte metafizik boyutuna da önem veren Hacı Ahmet Kayhan Efendi, vahdet-i vücud anlayışının önde gelen simalarından İbn Arabi ve Sadreddin Konevi'ye verdiği önemle de dikkat çekmektedir. Sadreddin Konevi'nin vahdeti vücuda dayalı şerhini içeren Kırk Hadis isimli küçük hacimli ama çok derin eserini binlerce bastırarak bağlılarına ve tüm ziyaretçilerine hediye etmesi çok önemli bir göstergedir. Hacı Ahmet Kayhan Efendi'ye göre, tüm insanların hidayeti için uğraşmak, onların barış ve huzur içinde yaşamasının temini için gayret etmek, insanın yeryüzündeki görevlerinin başında gelir. O, modern zamanın getirdiği bir takım teknoloji ve silahların insanlığı tehdit ettiği görüşündedir. Bu çerçevede nükleer silahların tüm dünyadan kaldırılması ve barışın tesis edilmesi için zamanının liderlerine Barışa Davet mektupları göndermiştir. Hacı Ahmet Kayhan Efendi'nin şeriat ve ahlâktan taviz vermeden ortaya koyduğu uygulamalarına bakıldığında bir taraftan da İslâm'a ve tasavvufa önyargılı kesimleri de kucakladığı ve onlara hitap edebilmeyi başardığı görülmektedir. Onların sahip olduğu olumsuz düşünce ve anlayışları doğrudan eleştirmeden İslâmi ahlâk ve güzellikleri ortaya koyan Ahmet Efendi, herhangi bir tartışma ve çatışma oluşturmadan onları dönüştürmeyi başarmıştır. Bu başarıyı sağlayan anlayış ve prensipleri tez boyunca tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu prensipler günümüz modern insanı için de önemli katkılar sağlayabilir. Hacı Ahmet Kayhan Efendi, who lived in between 1898 and 1998, is a sufi of both Ottoman Empire and Republic of Turkey. He is a disciple of Hacı Ahmet Kaya, and after his death, of Musa Kazım Efendi who was assigned as the sheikh of Hâlîdî Samini branch of Naqsbandiyah. After the passing of Musa Kazım Efendi, Hacı Ahmet Kayhan Efendi was assigned as the sheikh. Hacı Ahmet Kayhan Efendi, born in Malatya province of Turkey, lost his father in his babyhood and later lost his mother when he was fourteen years old. Therefore he had a very hard childhood and youth period. At later years he took up his residence to Ankara and married with Miss Hacer and had four children. In this study, Mevlana Hâlîdî Bağdadi, founder of the Hâlîdî order of Naqsbandiyah tariqa, Ali Septi Efendi, Mahmud Samini, founder of the Samini order of Hâlîdî Naqsbandiyah tariqa, Osman Bedreddin Efendi, Mustafa Naci Efendi, Hacı Ahmet Kaya and Musa Kazım Efendi were studied in terms of their lives and opinions of sufism. In this manner we tried to find clues to analyse understanding of sufism of Ahmet Kayhan Efendi. Though he went through a classical tariqa education it is observed that he did not apply an official tariqa education for his disciples. This preference might be compatible with republic period of Turkey where zawiyas were forbidden. He kept open his house for his disciples and visitors for the whole day and explained them sufism in a very plain and efficient manner. Through this approach Ahmet Efendi could embrace all segments of the society. Analysing Hacı Ahmet Efendi's understanding of sufism it is seen that Kuran and Sunnah were essential for implementation of sufism. He severely criticized implementations going out of borders of sharia. He especially emphasizes that unlawful intercourse and ill-gotten gain prevent the disciple from reaching God. Efendi suggests that sufism must be realized through intense worshipping. According to him morals is irrevocable to find God. No matter how hard a disciple worships it is not possible to go further in sufism without following moral values. In his understanding of sufism, mercy for all creatures, compassion for all people without discriminating their colour, religion, ethnicity or language establish the main axis. Just like the sun, which emitates its rays to everywhere without discriminating dirty or clean, a human being also must convey his favors and help to all being without any discrimination. Covering mistakes of people is another important moral value for Ahmet Kayhan Efendi, and he continuously suggests to protect people like the night covering everything. Beside worshipping, moral values and helping people, metaphysics of sufism is also very important for Hacı Ahmet Kayhan Efendi. He is especially fond of İbn Arabi and Sadreddin-i Konevi who are astonishing characters of wahdat al-wujud thought. He published and conveyed thousands of the hadith book of Konevi regarding his comments on forty hadiths of the Prophet Muhammad in terms of wahdat al-wujud understanding. According to Hacı Ahmet Kayhan Efendi, to struggle for people so that they can find the right path and to work hard so that people may live in peace and harmony are the first mission of an human being living in the world. Furthermore he thinks that contemporary technology and nuclear weapons are impending the future of human being. Therefore he wrote letters of invitation to peace to some important political leaders of his age to remove all nuclear weapons from the world and to establish the peace. While not compromising on Islamic sharia and moral values, Hacı Ahmet Kayhan Efendi was very successful to embrace and appeal to people biased regarding Islam and sufism. Without criticizing directly their negative ideas and understandings he talks about beauty of Islam and its moral values and succeeds to transform them avoiding conflicts and debates. The principles and understanding of sufism which provide this success were determined throughout the thesis. These principles may contribute seriously to people of contemporary age.