Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2013
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Cem BOZ
Danışman: İLHAN ERDEM
Özet:Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol tahakkümü altına girmiş bulunduğu bir zamanda, müstevfîlik ve saltanat nâipliği yapmış olan Eminüddîn Mîkâîl, Selçuklu gulâm sistemi içerisinde yetişmiş bir devlet adamıdır. Çağdaş kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamasına karşın, onun 1257–1260 yılları arasında herhangi bir tarihte müstevfiliğe atanmış olması oldukça muhtemeldir. Eminüddîn Mîkâîl 1260 yılında Sultan II. İzzeddîn Keykâvus’un nâipliğine tayin edildi ve bu vazifesini Sultan IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve III. Gıyâseddîn Keyhüsrev dönemlerinde de sürdürdü. Saltanat nâibi olmasının ardından Eminüddîn Mîkâîl’in, dönemin siyasi gelişmelerinde aktif bir rol oynamış olduğu görülüyor. Ayrıca, dönemin büyük sûfîlerinden Mevlânâ Celâleddîn Rûmî ve Şems-i Tebrizî ile de tasavvufi bir bağ kurmuştur. Eminüddîn Mîkâîl 1277 yılında Konya’ya saldıran Karaman oğulları tarafından öldürülmüştür. Çağdaş kaynaklarda eserleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamasına karşın, Osmanlı kaynaklarından Eminüddîn Mîkâîl’in Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeki Ulu Câmî’yi restore ettirdiği ve ayrıca Kayseri’de bir zaviye yaptırmış olduğu anlaşılmaktadır.Abstract Amin al-Dîn Mîkâîl, Who worked as a mustawfî and a nâib al-saltana (sultan’s deputy) at a time when the Anatolian Seljukid State came under the Mongol pressure, was a statesman who grew up in the system of Seljuk ghulâm. Although there’s no information in the contemporary sources, he is quite likely to have been appointed as a mustawfî in any time between 1257 and 1260. In 1260, Amin al-Dîn Mîkâîl was appointed to the regent of Sultan Izz al-Dîn Kay-kâûs II and continued his duty during the reign of Sultan Rukn al-Dîn Kılıj Arslan IV and Sultan Ghiyâth al-Din Kaykhusraw III. After he became the nâib al-saltana (the regent of the sultanate), Amin al-Dîn Mîkâîl seems to have played an active role in the political developments of the period. He also formed a mystical bond with Mevlânâ Jalâl al-Dîn Rûmî and Shams Tabrîzî Who are the great sûfîs of the period. Amin al-Dîn Mîkâîl was killed by the Karamanids, attacked Konya in 1277. Although there isn’t any information about his works in the contemporary sources, it’s understood from the Ottoman sources that Amin al-Dîn Mîkâîl had Ulu Câmî ( The Grand Mosque) in Sivrihisar which is a district of Eskisehir, restored and also built a dervish lodge in Kayseri.