Orta derecede iyot eksikliği olan bir bölgede yaşayan yaşlılardaki tiroid hastalıkları spektrumu ve prevelansı


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2001

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: TESLİME ATLI

Danışman: MURAT FAİK ERDOĞAN

Özet:

İyot alım oranları bir popülasyonda görülen tiroid hastalıkları ve prevelanslarını etkileyen en önemli faktördür. Bir çok bölgesi orta-ciddi derecede iyot eksikliği gösteren ülkemizdeki yaşlılarda tiroid hastalıkları spektrumu ve sıklığı ile ilgili yeterli epidemiolojik veri yoktur. Bu çalışmanın amacı daha önceki çalışmalarda orta derecede iyot eksikliği bölgesi olarak saptanan Ankara'da yaşayan yaşi Nardaki tiroid hastalıkları spekturumu ve prevelansının modern yöntemler kullanılarak saptanmasıdır. Çalışmaya, tiroid fonksiyonlarını etkileyebilecek ciddi hastalığı olmayan 906 (610 kadın ve 296 erkek) yaşlı olgu alındı. Olguların yaş ortalamaları 71,2 (65-98) idi. Olguların %80'i Ankara doğumlu veya 40 yıldan uzun süredir Ankara'da ikamet etmekte idi. Tüm olgulardan detaylı tiroid hastalığı hikayesi alındıktan sonra, tiroid bezi palpasyonu ve tiroid ultrasonograflsi yapıldı. Tiroid fonksiyon testleri ve otoantikorlar için kan örnekleri toplandı. Boyutları 1,5 cm'den büyük olan nodüllere iğne aspirasyon biyopsisi, sTSH düzeyleri 0.1 mU/L altında ve nodülü olan olgulara tiroid sintigrafisi yapıldı. Olguların %10'unun tiroid hastalığı hikayesi vardı. Palpasyonla %26,8 olguda guvatr, %13,6 olguda nodul saptandı. Ultrasonograflk olarak ise %28,2 olguda guvatr, %37,4 olguda ise nodul saptandı. Toplam 124 olguya TİAB yapıldı. Bunlardan %89,5'i benign sitolojik bulgular, %9,7'si yetersiz materyal, %0,8'i ise folliküler neoplazm olarak rapor edildi. Olguların %1,55'inde aşikar hipotiroidizm, %2,65'inde subklinik hipotiroidizm, %3,75'inde aşikar hipertiroidizm veya hipertiroidizm hikayesi, %6,18'inde subklinik hipertiroidizm, %0,8'inde T3 toksikoz ve %0,1 olguda papiller tiroid kanseri hikayesi vardı. Hipertiroidizm saptanan vakaların %73,3'ünde etyolojide toksik nodüler guvatr saptandı. Sonuç olarak orta derecede İE bölgesi olan Ankara'da yaşayan 906 yaşlı olgunun %28,2'sinde guvatr, %37,4'ünde nodul ve %15'inde tiroid fonksiyon bozukluğu saptanmıştır. Tiroid fonksiyon bozukluğu olan olguların %13'ü yeni tanı alan olgulardır. Yaşlılarda tiroid fonksiyon bozukluklarının erken tanı ve tedavisinin bu olgularda mortalite ve morbiditeyi düşürmenin yanında, günlük yaşamsal aktivitelerini ve performanslarını da iyi yönde etkileyeceği bilinmektedir. Bu nedenle Ankara gibi l E olan bölgelerde ve ciddi-orta derecede İE bulunan ülkemiz genelinde yaşlıların tiroid fonksiyonlarına belli aralıklarla bakılması gereklidir. Böyle bölgelerde saptanan nodüllerin çoğu benign natürdedir. Bu yaşlar için nodulun klinik önemi daha çok otonom çalışarak toksisiteye neden olması gibi gözükmektedir. Bu sebeplerle nodul saptanan her yaşlıda mutlaka tiroid fonksiyonlarının saptanması ve gerekirse nodulun tiroid sintigrafisi ile değerlendirilmesi gerekir.