ESKİ VE YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER: TÜRKİYE’DE DEMOKRATİK AÇILIMLAR


Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2004

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Mustafa Kemal ÇOŞKUN

Danışman: HAYRİYE ERBAŞ

Özet:

Bu tez, Türkiye'deki yeni ve eski toplumsal hareketlerin demokratik süreçleri deneyimlemelerine yönelik bir sosyolojik çözümleme girişimidir. Türkiye'de sivil toplum örgütleri ve demokrasinin gelişimi konusunda önemli sayıda bir literatür bulunmasına rağmen, Türkiye'deki yeni toplumsal hareketlere ilişkin geniş bir literatürden bahsetmek çok kolay görünmemektedir. Bu nedenle özellikle yeni toplumsal hareketlerin toplumsal, siyasal ve ideolojik karakteristikleri, toplumsal sorunları algılayışları, eski tip toplumsal hareketlerle aralarındaki temel ayrım noktaları ve demokratik yöntem ve usulleri deneyimleme olanakları konusundaki bilgiler sınırlıdır. Çalışma, bu konuları Ankara'daki yeni ve eski toplumsal hareketlere yönelik bir alan araştırmasının bulgularından hareketle incelemeyi ve tartışmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk amacı, Türkiye'deki yeni ve eski toplumsal hareketlerin genel bir sosyolojik-demografik portresini ortaya koymaktır. Bu nedenle, her iki toplumsal hareket katılımcılarının eğitim durumu, sınıfsal yapısı, hareketin örgütlenme yapısı, amaçları ve değerleri açısından karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Buradaki çözümlemeler, yeni toplumsal hareketlere atfedilen sosyolojik karakteristiklerin ne ölçüde geçerli olduğu sorusunu aydınlatmaya yöneliktir. Burada elde edilen veriler daha önce yapılan bazı araştırmaların bulgularıyla da karşılaştırılmıştır. Çalışmanın bulguları, Türkiye'deki yeni ve eski toplumsal hareketler arasında bir ‘kopuş'tan çok ‘süreklilik' olduğunu, örgüt yapısı, amaçlar ve değerler konusunda önemli bir takım benzerlikler olduğunu ortaya koymaktadır. Ek olarak bulgular, yeni toplumsal hareketler arasında katılımcılar, örgütlenme yapısı, değer ve amaçlar konusunda belirgin bir takım farklılıkların varolduguna isaret etmektedir. Bu nedenle de, Türkiye'deki yeni toplumsal hareketler katılımcılarının özellikleri, örgütlenme yapıları, değerleri ve amaçları bağlamında tanımlanamamaktadır. Daha çok, Türkiye'nin kendine özgü ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullarıyla şekillenmektedirler. Bu durum onların hem birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmalarına hem de eski toplumsal hareketlerle benzeşmelerine neden olmaktadır. Bu tür farklılıklar ve benzerlikler, onların siyasal, kültürel ve ideolojik pratiklerinde ve birbirlerini algılama biçimlerinde de yansımaktadır. Çalışma ikinci olarak, yeni ve eski toplumsal hareketlerin demokratik süreçleri ne derecede deneyimlediklerine yoğunlaşmayı amaçlamaktadır. Bu noktada, liberal demokrasinin krizini çözmeye yönelik olarak geliştirilen müzakereci ve agonistik demokrasi teorileri tartışılmıştır. Genel olarak bu teoriler, yeni toplumsal hareketlerin sistem alanına değil fakat yaşam alanına yönelik taleplere sahip olduğundan, bu hareketlerin eski toplumsal hareketlere oranla müzakereci ya da agonistik demokrasi pratiklerini gerçekleştirmeye daha yatkın olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu amaçla, çalışmada eski ve yeni toplumsal hareketlerin devletle, diğer toplumsal hareketlerle ve katılımcılarıyla ilişkilerine ilişkin elde edilen veriler yorumlanmıştır. Bu konuda elde edilen bulgular, hem eski hem de yeni toplumsal hareketlerin müzakereci ve agonistik demokrasi ilkelerini deneyimlemeden oldukça uzak olduğunu göstermektedir. Yeni toplumsal hareketler zaman zaman daha demokratik müzakere süreçlerini deneyimleyebilmektedir, ancak bu durum sadece bir kaç hareketle sınırlıdır. Bu anlamda, yeni toplumsal hareketlerin bir bütün olarak daha demokratik olduğunu ve müzakereci ya da agonistik demokrasi pratiklerini yaşayabildiklerini söylemek çok olanaklı görünmemektedir. Nitekim, her hangi bir örgütün demokratik pratikleri yaşama geçirmesi, onun yeni ya da eski değerleri savunmasında değil, fakat ülkenin ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullarının uygun olmasında yatmaktadır. Bu konudaki ikinci bulgu, toplumsal hareketler ile devlet arasındaki ilişkiler hakkındadır. Bu hareketler ile devlet arasındaki ilişkilerde belirleyici olan devlettir ve bu ilişki genellikle toplumsal hareketlerin ideolojik/politik yapısına bağlı olarak şekillenmektedir. Bu nedenle, sahip oldukları politik/ideolojik özelliklere göre toplumsal hareketler devletle müzakereci bir ilişkiye girebilmekte ya da girememektedir. Bu noktada önemli olan, hareketlerin etkililiği değil, devletin bu hareketlere yaklaşımıdır. Bu noktada önemli olan, toplumsal hareketler ile devletin ve toplumsal hareketlerin birbirleriyle ilişkilerinin gelecekte nasıl değişip dönüşeceğidir. Türkiye'de demokratik bir kamusal alanın oluşumu bu dönüşümlere bağlı olarak gerçekleşecektir.