Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2020
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: NAZIRHAN ŞENER
Danışman: İHSAN TOKER
Özet:Selefîlik, inançta ve amelde, selef tabir edilen ilk üç Müslüman neslin yoluna tabi olmayı ifade etmektedir. Selefîlere göre, din en saf haliyle selef tarafından temsil edildiği ve sonradan dine dahil edilen bid'at ve hurafelere selefin yaşantısında rastlanmadığı için, uhrevî kurtuluş ancak onların yolunu birebir takip etmekle mümkündür. Geçmişten bugüne İslam coğrafyasında kendilerini selefî olarak tanımlayan kesimler her zaman mevcut olmuştur. Zaman zaman vehhabî diye de anılan ve daha çok Arap Dünyası ile Hint Alt Kıtası'nda yaygın olan selefîler, yaklaşık otuz yıldır Türkiye'de de varlık göstermekte, çeşitli araçlarla davet faaliyetleri yürütmektedirler. Nispeten kısa bir geçmişinin bulunması, Türkiye'deki selefîlik olgusu hakkında akademik araştırmaların sayısının da fazla olmamasını beraberinde getirmiştir. Bu tez çalışması, söz konusu boşluğun doldurulması kapsamında alanla ilgili literatüre bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Nitel yaklaşım doğrultusunda fenomenolojik bir araştırma olarak ele alınan konu, Türkiye'de selefî hareketin önde gelen temsilcileri ile gerçekleştirilen derinlemesine mülakatlar, katılımcı gözlem ve doküman analizi gibi veri toplama teknikleri kullanılarak işlenmiş; selefîlerde akide kavramının nasıl bir inanç sistemine karşılık geldiği ve bu inancın onları içinde yaşadıkları toplumda ne tür tutumlar almaya sevk ettiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Türkiye'deki selefîliğin hususiyetlerini ve menhecini yakından tanımayı hedefleyen çalışmada öncelikli olarak sahadan toplanan birinci el verilerden hareket edilmişse de, geleneksel selefî çizgi ile arasında ne derece bir uyumun bulunduğunun tespiti bağlamında selefîliğin klasik ve çağdaş kaynaklarından da yararlanılmıştır. Salafism denotes being subject to the path of the first three Muslim generations regarded as salafis in faith and deeds. According to the Salafists, since religion is represented by the salafi in its purest form, and bidid and superstitions that were incorporated into the religion later had not existed in the life of the salafi, the religious liberation is possible only by sheerly following their path. There have always been those who define themselves as salafis in the Islamic geography from the earliest days up to the present. From time to time, the Salafis, who are also called the Wahhabis and more commonly found in the Arab world and the Indian Sub-Continent, have continued their existence in Turkey for nearly thirty years and carried out their invitation activities through various means. Since the presence of Salafism's has a relatively short history, the number of academic studies on the phenomenon of Salafism in Turkey has been limited as a consequence. This thesis study aims to make a contribution to the related field in the literature in order to fill this gap. The study, which was conducted as a phenomenological research within the framework of qualitative approach, was carried out through in-depth interviews with leading representatives of the Salafi movement in Turkey an was processed by using data collection techniques such as participant observation and document analysis. Furthermore, it has also been tried to be exhibited what kind of belief system the akide (creed) concept corresponds to in the Salafists and what attitudes this belief urges them to adopt in the society in which they live. Although this study, which aims to closely recognize the features and origins of Salafism in Turkey, has primarily focused on the first hand data collected from the field, the classical and contemporary sources of Salafism were also untilized to determine the degree of harmony between the traditional Salafist movement.