Kesişimsellik bağlamında akademik alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin analizi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: AYŞENUR MERVE ŞAFAK UZUN

Danışman: NİLAY KAYA

Özet:

Toplumsal cinsiyet, bireyin biyolojik cinsiyeti üzerine toplum tarafından inşa edilmiş olan, kadın ve erkeklerin nasıl davranması gerektiğini belirleyen davranış, tutum ve algılara ilişkin kalıp yargılardır. Fakat bu kalıp yargılar, geçmişte olduğu gibi, günümüz toplumunda da bilhassa kadınları dezavantajlı konuma koymaya devam etmektedir. Bu duruma ek olarak, çalışılan kurum neresi olursa olsun, toplumsal cinsiyet sorunu beraberinde bir takım siyasal, ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri de getirmektedir. Eşitsizliğin yaşandığı kurumlardan bir tanesi de akademidir. Üniversitelerde hala toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı kariyer ve kazanç eşitsizlikleri karşımıza çıkmaktadır. Yaşanan bu eşitsizliği ise, kadın akademisyenlerin hem hane içi, hem de akademik görev dağılımları ve zaman kullanımları üzerinden anlamak mümkündür. Araştırmanın temel kuramsal çerçevesini Crenshaw'ın (2011) "Kesişimsellik Teorisi" oluşturmaktadır. Kadın akademisyenlerin akademide yaşadıkları eşitsizlik sorununun tek boyutlu olmadığını gözler önüne serebilmek, bu sorunun kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiğini anlayabilmek ve muhtemel çözüm önerileri geliştirebilmek amacıyla biri vakıf, diğeri devlet olmak üzere Ankara'daki iki üniversitede çalışan 18 kadın akademisyenle derinlemesine mülakat yapılmıştır. Ayrıca bu akademisyenlerin de içinde bulunduğu toplam 349 kadın ve erkek akademisyen ile anket çalışması yapılmıştır. Nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan temellendirilmiş kuram yöntemi kullanılarak araştırmanın verileri analiz edilmiş, SPSS 22 programı ile yapılan istatistik analizler ile de nitel veriler desteklenmeye çalışılmıştır. Sonuçlar, akademide erkek akademisyenlerin toplumsal cinsiyet algılarının yüksek olduğunu, fakat bu algının davranışlara aynı ölçüde yansımadığını göstermektedir. Ayrıca, bazı istisnalar olsa da, genel olarak ev işleri ve akademik görevlerin geleneksel cinsiyet rolleriyle uyumlu bir şekilde paylaştırılma ve yapılma eğiliminin olduğu bulgulanmıştır. Çıkan sonuçlara göre, kadın akademisyenlerden bazıları toplumsal cinsiyet sorununa ek olarak etnisite, ideoloji, din, yaş, statü gibi farklı sosyo-demografik özellikleri ve kimlikleri yüzünden eşitsizlik sorunu ile karşılaştıklarını belirtmiştir. Bu sebeple de kadın akademisyenler kendilerini iş-aile-yaşam dengelerini koruma ve iyi bir kariyere sahip olma konusunda erkek meslektaşlarına kıyasla daha özverili davranma ve çaba gösterme zorunluluğu içinde bulmaktadır. Gender refers to socially constructed characteristics of women and men. It is also a stereotypical behaviour, attitude or perception that determines how women and men should behave. However, these stereotypes still continue to put women at a disadvantageous position in today's society, as they did in the past. In addition to this situation, gender problem brings with it a number of political, economic and social inequalities, no matter where a person works. One of the institutions in which inequality exists is the academy. At universities, there are still inequalities in terms of career and earnings between women and men. It is possible to comprehend this inequality better when we look at both household and academic roles and time use of female academics. The main theoretical framework of this research is Crenshaw's (2011) "Intersectional Theory". In order to show that the problem of inequality experienced by female academics is not one-dimensional, to understand how women experience this problem and to find applicable solutions, in-depth interviews were conducted with 18 female academics working at two universities, one private and the other state, in Ankara. Besides, 349 female and male academics, including the interviewed ones, answered questions in a survey. The data of the research was analysed by using the grounded theory method, which is a qualitative research approach, and the qualitative data was supported by the statistical analysis made with SPSS 22. The results reveal that male academics have high levels of gender perception in academia, but this positive perception is not reflected on their behaviour in the same way. Moreover, although there are some exceptions, it has been found that household and academic tasks tend to be shared and/or performed in accordance with traditional gender roles. According to the results, some of the female academics state that in addition to gender problem, they face the problem of inequality due to their different socio-demographic characteristics and identities such as ethnicity, ideology, religion, age and status. For this reason, women academics work harder in order to maintain their work-family-life balance and have a good career compared to their male counterparts.