Şeyh Abdullah Sirâceddin ve Suriye'nin Kuzeyinde Tasavvuf


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: UĞUR GÖZEL

Danışman: Ahmet Cahid Haksever

Özet:

Bu çalışmada Abdullah Sirâceddin'in toplumla nasıl kaynaştığı ele alınarak tasavvufî eğitim metodunda hangi konulara yöneldiği üzerinde durulmuş, hayatında prensip edindiği ahlâkî davranış kodlarının neler olduğu cevaplanmaya çalışılmıştır. Sirâceddin bağımsızlık yıllarından itibaren komünizm, sosyalizm, milliyetçilik gibi akımlara karşı durarak, yeni Suriye'nin teşekkülünde önemli roller üstlenmiştir. Halkın milli ve manevi değerlerden uzaklaşmasının önüne geçerek kültürel yozlaşmaya karşı bilinçlendirme faaliyetleri yapmıştır. Sirâceddin, irşâd hayatı boyunca akıl ve düşünceyi esas alarak felsefeye girmeden, imanı taklitten kurtarma ve tahkike ulaştırma üzerinde durmuş, kurumsal kültürle medrese tekke geleneği çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmüştür. Hiç şüphesiz kurumların ayakta kalması, kurum kültürü ile mümkün olduğundan organizasyonel kültürün mensubu bulunduğu tekkede nasıl algılandığı sorusuna cevaplar verilmeye çalışılmıştır. Sirâceddin, yaşadığı dönemde idareyi her ne kadar direkt hedef almasa da yazdığı eserlerinde ve söylemlerinde inançsızlık, ahlaki yozlaşma ve zulme karşı duruşun ve pasif direnişin izleri görülmektedir. Benimsediği söylem tarzının olumlu tesirleri ve halkın problemlerine çözüm üretmesi sayesinde binlerce seveni, derslerinde kendisini yalnız bırakmamıştır. Uzun soluklu bir çalışma ile İslam toplumunu yeniden inşaya kendini adayan ve ilimsiz, toplumu inşa çalışmalarının başarısız olacağını belirten Sirâceddin, dinin görünürlüğüne rağmen işlevselliğinin azaldığına değinmiştir. İbadetlerden soyutlanma, Kur'an'dan uzaklaşma gibi temel problemlere çözümler üreterek kardeşlik hukukuna yoğunlaşmış, kısır çekişmelerden kaçınmıştır. Sirâceddin, toplumun İslam temelli yeniden şekillenmesinde kendini orijinal sanan veya rejim tarafından kahramanlaştırılan bir karakter olmayıp, şahsî gayretleri ve ilmi kariyeri ile halkın gönlünde taht kurmuş bir âlim ve gönül eridir. Bu yönüyle toplum inşasında tasavvufun felsefi (teorik) boyutundan ziyade amelî (pratik) boyutuna yoğunlaşmış, sağlam, karakterli, şuurlu, diğerkâm, fedakâr insanlar yetiştirme amacıyla kendini eğitime adamış, bu süreçte ilim ve maneviyatı birlikte yürütmeye çalışmıştır. This study attempted to answer what the moral codes of Abdullah Sirâceddin are by focusing on his fusion with the society and the topics of his Sufi education method. Sirâceddin played an important role in the formation of the new Syria since its independence years by opposing movements such as communism, socialism and nationalism. He organised awareness raising activities against cultural degeneration to prevent people from distancing from national and spiritual values. Sirâceddin, based on reasoning and thought without indulging into philosophy by concentrating on protection from the imitated faith and reaching to the true faith. He continued his works within the framework of the tekke (Sufi lodge) and madrasa (traditional İslamic school) tradition and culture. No doubt that the institutions can only be maintained with the organizational culture. Thus, he tried to answer the question of how the organizational culture is perceived in the Tekke life. Although Sirâceddin did not directly target the administration in his time, his works and discourses show signs of his passive resistance and opposition to the disbelief, moral degeneration and oppression. Because of the positive effects of the style of discourse he adopted and his finding solution of the people problems, thousands of his loved ones did not leave him alone and attended his lessons. Sirâceddin, who devoted himself to rebuilding the Islamic community with his life-long efforts and is aware of that the construction of the society without knowledge will fail stated has mentioned that despite the visibility of the religion, its functionality is diminishing. He concentrated on the brotherhood rights and avoided vicious controversies by producing solutions to fundamental problems such as divergence from worship and the Koran. Sirâceddin is not a character who thinks himself to be original in the Islam-based remodelling of the society and not the hero of the regime but is a character influenced people with his personal endeavours and scholarly career. In this respect, he devoted himself to the practical aspects of Sufism, rather than its philosophical (theoretical) aspects. To raise sound, characterful, conscious, altruistic, self-sacrificing people, he devoted himself to education and in this course, he sought to pursue the science and spirituality together.