Post-truth siyasetin popülizm, kamusallık ve güven ekseninde incelenmesi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MEHMET BURAK ÜNAL

Danışman: ÖMER AYKUT ÇELEBİ

Özet:

Bu tezin temel gayesi, post-truth siyasetin özgünlüğünün ve sınırlılıklarının tartışmaya açılarak kapsamlı bir incelemeye tabi tutulmasıdır. Tezde esas olarak post-truth’un nevi şahsına münhasır özelliklerinin izi; iletişim araçlarının dijital dönüşümüyle eşgüdüm hâlinde kuvvetlenen bir güven, otorite ve kimlik krizine doğru sürülür. Bu bağlamda, bu tez post-truth kavramı ile kast edilenin kuramsal çerçevesini olgusal hakikat ile çizer. Söz konusu durumun olgusal hakikatin değersizleşerek ikinci plana itildiği ve asgari müşterek bir zemin olarak olgusal hakikate sıkı sıkıya bağlı olan ortak dünyanın tahribatıyla birlikte kimlik siyasetine cevaz veren bir mahiyette tezahür ettiği görüşü savunulur. Yalandan farklı olarak post-truth’un olgusal hakikat-yalan ikiliğinin kendisini karşısına aldığı ve böylelikle olgusal hakikatle beraber klasik anlamda yalanı da önemsizleştirdiği vurgulanır. Bu ayrıştırmaların devamında post-truth popülizm mefhumuna girilerek, iki kavram arasındaki ortaklıklardan müteşekkil yeni bir edimsel siyaset yapma biçiminin uzmanlık karşıtlığı, komploculuk, kutuplaştırma ve siyasal dilin sadeleşmesi gibi unsurlar üzerinden nasıl vücut bulduğu mülahaza edilir. Bunun akabindeki tartışmayı özellikle sosyal medya etkisi ile birlikte aleniliğin, hızın, özel alanın erozyonunun ve tezahüratçılığın karakterize ettiği post-truth kamusallık nosyonu oluşturur. Siyasal istişarenin olgusal hakikat temelinden koparak imkânsızlaşmasına eşlik eden etmenlerin masaya yatırıldığı bu bölümde, olgularla kanıları ayıran çizgilerin muğlaklaştığı ve ortak bir kaygı olarak kamunun tasfiye edildiği belirtilir. Kamusallık soruşturmasının ardından olgusal hakikatin değersizleşmesinin altında yatan ve kritik önemi haiz olan güven kavramına odaklanılır. Olgusal hakikatin kitleselleşmesini sağlayan kurumların otoritesindeki zedelenme ve buna bağlı olarak yayılan güvenmezliğin, insanları kişisel deneyime ya da grup aidiyetine dayanan güven ilişkileri geliştirmek durumunda bıraktığından söz edilir.