Nalçacı E. (Yürütücü), Ünver O. B., Arı F., Kar İ.
TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2024
Vücut hareketi insan yaşamının temel ve vazgeçilmez bir bileşenidir. Günlük aktivitelerde, bir insanın çevre ile etkileşiminde yaptıklarının çoğu, hareket üretimi ile ilişkilidir. El ile yapılan ince işler parmaklar, eller ve kol hareketlerinin hassas hareketini içeren karmaşık bir ince motor beceri ile mümkündür. Motor becerinin kazanılması ve uygulanmasında propriosepsiyonun yeri önemlidir. Fizyolojinin diğer sistemleri gibi hareketin üretimi ve kontrolünde de sensörler, santral kontrol ve efektörler yer almaktadır. Propriosepsiyon’un rolü motor kontrolün sağlanmasında sensör kısmını oluşturmakla birlikte merkezi sinir sisteminde motor yanıtın oluşmasında da rolü bulunmaktadır.
Motor sistemin yapısı ve işlevi günümüzde oldukça aydınlatılmış olmakla birlikte propriosepsiyon tanımı çok genel kalmış ve üzerinde yeterli araştırma yapılamamıştır. Bunun bir sebebi propriosepsiyon tanımında tam bir fikir birliğinin oluşmamasıdır. Diğer bir sebep ise motor sistem ile entegrasyonu nedeniyle proprioseptif duyu modalitelerinin objektif tayininin yapılmasındaki zorluktur. Günümüzde propriosepsiyonun çeşitli modalitelerini ölçen yöntemler geliştirilmekle beraber bu yöntemler çoğunlukla büyük ve tek eklemde sınırlanmaktadır. El ve parmaklar gibi çok eklemli ve ince motor kabiliyeti ilgilendiren uzuvlarda ise yöntemler yetersiz kalmaktadır.
Motor sistemde hem yapısal hem de işlevsel olan birçok asimetri tanımlanmıştır. El tercihi bu asimetrilerin en ön plana çıkanlarından birisidir. Motor işlevlerde bulunan asimetriler üzerine kapsamlı çalışmalar yapılmış olmakla birlikte proprioseptif işlevsel asimetriler için özellikle el üzerinde araştırmalar yetersizdir. Proprioseptif kabiliyet ile motor kabiliyet arasında bir ilişki mevcuttur. Ancak bu ilişkinin niteliği tam olarak aydınlatılmamıştır. Yapılan çalışmalar motor kabiliyetin daha üstün olduğu dominant elin farklı proprioseptif deneylerde daha başarılı ya da daha başarısız sonuçlar çıkarabildiğini göstermiştir. Bunun nedeni proprioseptif deneylerdeki test edilen modalitelerin farklı olması ve standardizasyon yapılmaması olabilir. Bunun diğer bir nedeni ise iki el arasındaki görev dağılımındaki farklılık olduğu düşünülmektedir.
Propriosepsiyon basitçe vücut bölümlerinin uzaydaki konumundan bilinç ve bilinçdışı düzeyde haberdar olma yeteneği şeklinde tanımlanabilir. Propriosepsiyonun daha geniş diğer bir tanımı ise somatosensöriyel, vestibuler ve görsel sistemlerden elde edilen afferent girdilerin merkezi sinir sistemi (MSS) tarafindan, eklem stabilizasyonunu sağlayan periartiküler kas aktivitesini düzenlemek amacıyla bir araya getirilmesidir. Eklem hareketi üzerinde kontrol sağlamak için, bu sistemlerden gelen veriler spinal düzeyde, beyin sapı ve daha yüksek beyin merkezlerinde işlenmektedir.
Propriosepsiyon ile birlikte sıkça kullanılan kavramlardan birisi de kinestezi kavramıdır. Kinestezi hareket duyusunu tanımlar. Güncel literatürde hareket duyusu ve pozisyon duyusu, kinestetik duyular kavramında birleştirilmiş ve propriosepsiyonun bir parçası olarak görülmektedir. Bununla birlikte günümüzde propriosepsiyon kavramın içinde kinestetik duyular, efor duyusu, kuvvet duyusu ve dengeyi de içeren bir kavram haline gelmiştir.
Çalışmanın amacı elde motor kabiliyet ve propriosepsiyonun farklı modalitelerini değerlendiren ölçüm testleri ile motor kabiliyet ve propriosepsiyonun farklı modalitelerinin arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Bununla birlikte propriosepsiyonun pozisyon modalitesinin ölçümü için bir yöntem geliştirmektir.