Güneri E. (Yürütücü)
TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2024
Kirleticiler arasında kabul edilen bor
elementinin, canlılardaki bor ihtiyaç düzeyi ile toksikliği arasında çok az
fark olması nedeniyle dikkatle takip edilmesini gerektirmektedir. Ülkemizde,
özellikle bor rezervlerinin çevresinde yoğun olmakla birlikte, bordan
etkilenmiş verimsiz toprakların %22,7 oranında alan kapladıkları bilinmektedir.
Artan bor kirliliği açısından bor maden atıklarının çevresel etkileri göz ardı
edilmemelidir. On birinci kalkınma hedeflerimizde yer alan bor maden arama,
çıkarma, zenginleştirme ve üretim faaliyetlerinin hızlandırılmasına yönelik
planlamalar dikkate alındığında, bor maden atıklarının ve atıklardan
etkilenecek toprak-su kaynaklarının oransal olarak artacağı tahmin
edilmektedir. Alanlardaki yüksek bor nedeniyle yeterli vejetasyon örtüsü
sağlanamadıkça, rüzgar ve/veya yüzey erozyonu ile çevre kirliliği riski büyük
bir olasılıkla artacaktır. Vejetasyon örtüsünün oluşturulabilmesi için
geleneksel ıslah yöntemleri ciddi maliyet ve zaman gerektirmektedir. Geleneksel
yöntemlerde yüksek oranda yıkama suyu kullanımının yanı sıra fiziko-kimyasal
uygulamalar nedeniyle toprak profilinde meydana getirdiği yapısal problemler
iyileşme sağlanana kadar alanların vejetasyonsuz kalmasına sebep olmaktadır.
Birçok ülkede, benzer sorunların çözümünde en etkili ve düşük maliyetli çözüm
yollarından biri olarak kabul edilen fitoremediasyon yöntemlerinin kullanımı
ile dayanıklı bitki türlerinin alanlara entegrasyonu sonucu çevresel kirliliğin
boyutları azaltılmaya çalışılmaktadır. Son otuz yılda, hiperakümülatör türler
arasında kabul edilen ve multi-stres koşullarına dayanıklı Vetiver (Chrysopogon
zizanioides L.) bitkisinin farklı kirleticilere olan yüksek toleransı
kanıtlanmıştır. Bununla birlikte az sayıdaki araştırma, ülkemiz iklim
koşullarına adapte olmuş Vetiver-Nash genotipinin bor toleransının yüksek
olduğunu ve bor sorunlu alanların fitoremediasyonunda etkin olabileceğini
savunmaktadır. Ancak, bu araştırmaların deneme koşullarının, bitki
genotiplerinin ve bitki besleme yöntemlerinin farklılığı ile bor
konsantrasyonlarına bağlı verilerin yetersizliği, ülkemizdeki borlu toprak ve
atık alanların rehabilitasyonunda Vetiver-Nash genotipinin kullanımına yönelik
çalışmaların başlatılmasına imkan sağlamamaktadır. Bu nedenle önerilen proje
kapsamında, Vetiver-Nash genotipinin yüksek bor içerikli toprak ve maden
atıklarında besleme uygulamalarıyla yetiştirilebilirliğinin ve bor dayanım
kapasitesine bağlı olarak fitoremediasyon etkinliğinin belirlenmesi amacıyla
bir ön çalışma planlanmıştır. Projede Eti-Maden Bor İşletmelerinin Eşkişehir,
Kütahya, Bursa ve Balıkesir’de bulunan maden ocaklarının tumba atık sahaları ve
işletme içi topraklarından alınan numuneler kullanılarak tesadüf bloklarında
faktöriyel düzende sera denemesi yürütülecektir. Denemede kontrol, inorganik ve
iki düzey inorganik+organik gübre uygulanacak, materyallerin fizikokimyasal
özellikleri, bitkinin gelişimi, biyokütle verimi, bor düzeyleri belirlenecek ve
fitoremediasyonda kullanılan bazı bitki etkinlik ölçütleri doğrultusunda
değerlendirmeler yapılacaktır. Proje sonunda Vetiver bitkisinin ülkemizdeki
gibi bor sorunlu toprak ve maden atıklarında yetiştirilme ve fitoremediasyon
potansiyelinin varlığına bağlı olarak planlamaları başlatılan geniş kapsamlı
bir projeye veya alan iyileştirme çalışmasına yön verecek şekilde başlangıç
verilerinin oluşturulması hedeflenmektedir. Özgünlük açısından, Vetiver’in bor
toksikliğine dayanım kapasitesinin henüz belirlenmemiş ve doğal oluşumları
itibariyle borlu toprak ve maden atıklarında denenmemiş olması nedeniyle
önerilen proje ulusal ve uluslararası alanda ilk olma özelliği taşımaktadır.