Şengel Türk C. T., Amasya Çelikten G. (Yürütücü)
TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2025
Güncel raporlara göre dünyada yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise
her 5 ölümden birinin çeşitli kanser türleri nedeniyle olduğu bilinmektedir.
Cinsiyete bağlı olarak kanser istatistikleri değerlendirildiğinde ise prostat
kanserinin erkekler arasında ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir. Metastatik kastrasyon
dirençli prostat kanseri prostat kanserinin ileri bir formudur ve hastalarının
%10-20'sinde 5 yıl içinde gelişmektedir. Ancak, metastatik kastrasyon dirençli
prostat kanseri hastalarında tedavi yanıtı ve dolayısıyla sağ kalım oranının
düşük olması ve gelişen ilaç direnci tedavi başarısını sınırlamaktadır. Bu
nedenle hastalarının yaşam kalitesinin ve sağ kalım oranının arttırılması için
yenilikçi tedavi seçeneklerinin belirlenmesi önemlidir. Prostat kanseri ve metastatik
kastrasyon dirençli prostat kanseri günümüzde sistemik kemoterapi yolu ile tedavi edilmektedir. Sistemik kemoterapide kemoterapötik
ajanların oral ya da parenteral yol kullanılarak geleneksel taşıyıcı sistemler
aracılığı ile hastaya uygulanması sözkonusudur. Fakat bu klasik yaklaşımda
karşılaşılan en büyük problem etkin maddenin kanserli dokuya erişiminin yeterli
olmayışı ve bu nedenle daha yüksek dozlarda ilaç uygulanması yolunun
seçilmesidir. Buna rağmen tedavide istenilen başarıların elde edilememesi
sözkonusudur ve doza bağlı olarak yan etki profilininde de artış
gözlenebilmektedir. Bu problemlerin aşılmasında
alternatif ilaç taşıyıcı sistemlerin geliştirilmesi daha etkili bir yol olarak
görülmektedir. Bu kapsamda projemizde metastatik kastrasyon dirençli prostat
kanserinin tedavisine yönelik etopozit yüklü ve altın nanopartiküller ile
dekore edilmiş kemo-fototermal sinerjik etkili lipozomal formülasyonunun tasarımla
kalite (QbD) yaklaşımıyla ve yapay zekâ araçlarından faydalanılarak
geliştirilmesi, ardından iki ve üç boyutlu olarak yürütülecek detaylı hücre kültürü çalışmaları ile
geliştirilen sistemin kemoterapötik etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada
fototermal etkinliğin değerlendirilebilmesi için yapılan deneyler hem in vitro
karakterizasyon çalışmalarında hem de hücre kültürü çalışmalarında yakın kızıl
ötesi ışın (NIR) uygulanmasından önce ve sonra olacak şekilde incelenecektir. Böylece mevcut klasik
tedaviye alternatif daha etkin bir tedavi seçeneğinin sağlanabileceği çok
işlevli bir nano-sistemin geliştirilmesi ile hem hastanın yaşam kalitesinin
iyileştirebilmesi hem de kansere özgü sağkalımın uzatılabilmesi hedeflenmiştir.
Projemizde yenilikçi bir bakış açısıyla, nano ilaç taşıyıcı sistem teknolojisi, QbD
yaklaşımı ve yapay sinir ağları gibi en son teknolojiler bir araya getirilerek
farmasötik gelişim çalışması yürütülecektir. Böylece önceden belirlenmiş kritik kalite özelliklerine sahip etopozit yüklü optimum
lipozom formülasyonu hazırlanacaktır. Optimum
özelliklere sahip lipozom formülasyonu; tedavi yanıtının artırılması, sinerjik etkinin
yakalanması ve kemo-fototermal tedavi
stratejisinin elde edilebilmesi amacıyla altın nanopartiküller ile dekore edilecektir. Elde edilecek olan yeni nesil çok işlevli
nano-ilaç taşıyıcı sistem formülasyonunun rutin in vitro fizikokimyasal karakterizasyon
çalışmalarının tamamlanmasının ardından; PC-3 ve DU-145 insan metastatik
kastrasyon dirençli prostat kanseri hücreleri üzerindeki etki mekanizmasının
aydınlatılabilmesi ve etki yolaklarının tespit edilebilmesi için ileri düzeyde
hücre kültürü çalışmaları iki ve üç boyutlu (sferoid) olarak yürütülecek;
geliştirilen sistemin in vitro kemoterapötik etkinliği ayrıntılı olarak
incelenecektir.
Etopozit molekülünün altın
nanopartiküllerle dekore edilmiş çok işlevli kemo-fototermal lipozom
formülasyonun
geliştirilmesi ve metastatik kastrasyon dirençli
prostat kanseri hücreleri üzerindeki kemoterapötik etkinliğinin fototermal
aktivite ile birlikte hem iki boyutlu hücre dizilerinde hemde üç boyutlu
sferoidlerde incelenmesi dünya bilim literatüründe ilk kez bu çalışma ile
gerçekleştirilecektir.
Kanser tedavisinde kullanılagelen mevcut bir bileşik olan etopozitin daha etkili olabileceği yeni bir ilaç taşıyıcı sistem stratejisinin tasarlanması ile alınacak olumlu sonuçlar, metastatik kastrasyon dirençli prostat kanserinin tedavi paradigmasında değişikliklere neden olabilecek niteliktedir ve hastalığın ilerleyici seyrinin önemli ölçüde önüne geçeceği tahmin edilmektedir. Bu sonuçlar hastaların yaşam kalitesinin artırılması açısından dönüm noktası olabilecek niteliktedir.