Broiler tavuklarda ve Japon bıldırcınlarında karaciğer bağ doku liflerinin histolojik olarak incelenmesi


Creative Commons License

Ergün L. (Yürütücü)

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2020 - 2022

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Ocak 2020
  • Bitiş Tarihi: Ocak 2022

Proje Özeti

Organizmadaki en yaygın doku türü olan bağ dokusunu oluşturan unsurlar arasında bağ doku lifleri (iplikleri) vardır. Bunlar kollagen lifler, retiküler lifler ve elastik liflerdir. Kollagen lifler, bağ dokusunun en bol bulunan yapısal bileşenidir. Kollagen liflerden daha ince olan elastik lifler, dokulara esneklik ve gerilme özelliği kazandırır. Kollagen liflerle beraber örülerek dokunun gerilmesine sınırlama getirir ve aşırı esneyerek yırtılmasını önler. Bağ doku liflerinin yapım yerleri bulundukları dokuya göre değişir. Vücudun farklı bölgelerinde ve gelişimin farklı aşamalarında bu liflere rastlanmaktadır. Histokimyasal yöntemlerle bağ doku liflerini göstermek mümkündür.

Yaşam için temel organlardan biri olan karaciğer, vücudun en büyük bezidir. Kırmızı-kahverenginde, elastik kıvamlı ve kolaylıkla parçalanabilen bir yapıya sahiptir. Safra salgılama, glikojen, lipid, vitamin ve demir gibi maddeleri depolama, kanı metabolizma artıklarından ve toksik maddelerden temizleme, fötusta ve yenidoğan dönemde kan yapımı gibi önemli fonksiyonlara sahiptir. Karaciğerin bu fonksiyonları, organın prenatal ve postnatal dönemdeki morfolojik gelişimi ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Karaciğerde meydana gelebilecek herhangi bir fonksiyon bozukluğu vücuttaki tüm sistemleri etkiler.

Karaciğer bağ dokusu hastalıklarından etkilenebilen bir organdır. Bu bağlamda düşünüldüğünde organın çatısını oluşturan bağ doku daha fazla önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, Japon bıldırcını ile Broiler tavuk karaciğeri bağ doku liflerinin varlığı ve dağılımını karşılaştırmalı olarak histolojik metotlarla ortaya koymayı amaçladık. Yapılan çalışmada materyal olarak, 6’ şar adet erişkin tavuk ve bıldırcın karaciğer doku örnekleri kullanıldı. Alınan dokular histokimyasal tekniklerle uygulanarak gruplar arasındaki yapısal ve histolojik farklılıklar ışık mikroskobik olarak incelenip fotoğraflarla belgelenerek ilgili bilgiler verilmiştir.