Proje Özeti
Günümüzde,
rüzgâr erozyonu tehdidine karşı toprak duyarlılıkları, küresel ısınma ve
iklim değişikliğinin bir sonucu olarak artan kuraklıkla birlikte ülkesel
ölçekte önemli düzeylerde artma eğilimindedir. Özellikle, kurak ve yarı-kurak
ekosistemlerde yaygın ve şiddetli bir arazi bozulum türü olarak insan baskısı
ile şiddeti ve etki alanı artış gösteren rüzgâr erozyonu, güvenilir gıda temini
için doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını sınırlandırmaktadır. Atmosfer
koşullarında ise rüzgârla taşınan sedimentler doğrudan hava kalitesi ve halk
sağlığı üzerine kritik bir öneme sahiptir. Rüzgâr erozyonunun
değerlendirilmesinde, mekanizmalarının karmaşık yapısı, deneysel
yaklaşımlardan daha çok gerçek koşulların simüle edildiği ortamlardan elde
edilecek süreç tabanlı model değişkenlerinin kullanılmasını gerekli
kılmaktadır. Rüzgar tünelleri geleneksel olarak bu araştırmalar için
kullanılmakla birlikte, oldukça yüksek altyapı, maliyet ve işgücü
gerektirmektedir. Proje kapsamında, rüzgâr destekli tanecik hareketinde
oransal olarak en etkili mekanizması olarak saltasyon sürecinin, proje
kapsamında geliştirilecek basit, güvenilir, ekonomik ve sensör tabanlı bir
deney düzeneği ile farklı yüzey koşulları için simüle edilmesi
amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, ön-prototipe ait deneysel çıkarımları olan ve
teknoloji hazırlık seviyesine göre üçüncü basamakta yer alan kavramsal bir
yaklaşımın yenilikçi sensör teknolojilerinin desteği ile entegre bir ürüne
dönüşümü için gelişkin bir prototip tasarımı ve üretimi ile birlikte
farklılaşan yüzey dinamikleri altında etkinliği test edilecektir. Simülasyonlar
ile saltasyon koşulları altında değişen kum akış oranları ve sıçrayan
taneciklerin çarpma açılarına bağlı değişimlerinin yüzey koşulları üzerinde
yarattığı değişimler 3D olarak LİDAR teknolojisi ile izlenebilecek ve toprak
kayıplarındaki anlık değişimler elektronik
olarak tamamen otomatize edilmiş bir sistem dahilinde ölçülebilecektir. Proje
kapsamında geliştirilecek simülatör ile kurak ve yarı kurak bölgelerde
saltasyonla rüzgâr destekli sediment taşınımı ve süspansiyon oranlarını
önemli düzeylerde sınırlandıran fiziksel kabuk duyarlılıklarındaki değişimlerin
de ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda çeltik kavuzundan döngüsel
biyo-ekonomik toprak düzenleyici bir materyal olan biyokömür üretimi ve
karakterizasyonu yapılarak saltasyon koşulları altında kabuk duyarlılığı ve
agregat dayanımı/dağılımı üzerine olan etkilerinin araştırılması için
inkübasyon denemesi kurulacaktır. İnkübasyon denemesini takiben fiziksel
kabuk oluşumu için hafif yağış koşullarının simüle edildiği yapay
yağmurlamalar gerçekleştirilecektir. Bu amaçla, proje kapsamında teknolojik
olarak yenilikçi bir yapay yağmurlama düzeneğinin kurulumu gerçekleştirilerek,
yapay yağış karakteristikleri (kinetik enerji, damla çapı, şiddet) sensör
tabanlı yaklaşımlarla elde edilecektir. Biyokömür uygulamalarına bağlı olarak
kabuk duyarlılıklarındaki değişimlerin araştırılmasında; rüzgâr erozyonuna
duyarlı sahalardan alınan 5 farklı toprağa 2 farklı piroliz sıcaklığında (300°C ve 600 °C) üretilen
biyokömürlerden 3 farklı doz (%0, %1 ve %3) uygulanacaktır. İnkübasyon
sonunda yapay yağış koşulları altında elde edilecek fiziksel kabuklara ait duyarlılık
değişkenleri, saltasyon simülatöründe üç farklı çarpma açısı (30°, 60° ve 90°)
altında test edilecektir. Simülatör ile elde edilen kabuk duyarlılıkları
diğer kabuk direnç ölçüm yöntemleriyle karşılaştırmaları da yine proje
kapsamında gerçekleştirilerek ilişkiler modellenecektir. Saltasyon simülatörü
ile elde edilen kabuk duyarlılıklarının “Yenileştirilmiş
Rüzgâr Erozyonu Eşitliği (RWEQ)” ve “Rüzgâr
Erozyonu Tahmin Sistemi (WEPS)” modellerindeki kabuk
duyarlılıkları ile olan ilişkileri ise Nash-Sutchliffe model etkinliği (NSE)
yaklaşımı ile değerlendirilerek, bahsedilen modellere ait kalibrasyonlar test
edilen ülke toprakları için gerçekleştirilecektir. İntensif yağış-kuraklık
ardıllık döngüsü içerisinde etki alanı genişleyen erozyon süreçlerine karşı
sürdürülebilir toprak yönetimi gerek tarımsal üretim sistemleri gerekse çevre
ve halk sağlığı dinamikleri üzerine olan olumsuz etkileri nedeniyle kritik düzeyde
önemlidir. Uzun vadede, önerilen projenin gerçekleştirilmesi ile
kurulacak deney düzenekleri, diğer süreç tabanlı erozyon araştırmaları için
kapsamlı bir sistem tasarımı ve araştırma ortamı sağlamış olacaktır. Bu
bağlamda, önerilen proje atık yönetimi ve döngüsel biyo-ekonomik yaklaşımlar
ekseninde diğer toprak düzenleyicilerin ya da farklı kabuk oluşum
mekanizmalarının süreç erozyon dinamikleri üzerine olan etkilerinin
araştırılması için öncü bir araştırma olmasının yanı sıra, ülkesel ölçekte yürütülen
sürdürülebilir toprak yönetimleri ve arazi bozulumu ile mücadele araştırmaları
için metodolojik anlamda yeni bir kapı aralamasına olanak sağlayabilecektir.
|