Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Türkiye
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Dilek Dilan ÖZTÜRK
Danışman: Tansel Çomoğlu
Özet:
|
Özet Parkinson Hastalığı (PH), Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalıktır. Beyindeki substantia nigra bölgesindeki dopaminerjik nöronların kaybına bağlı gelişen kronik ve progresif bir hastalıktır. Dopaminerjik nöronların kaybı motor semptomlara yol açmaktadır. Aynı zamanda depresyon, uyku bozuklukları, kognitif gerileme gibi non-motor semptomlarda görülmektedir. PH tedavisinde dopamin
eksikliğini gidermeye yönelik ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar arasında
dopamin agonistleri, monoamin oksidaz B (MAO-B) inhibitörleri,
katekol-O-metiltransferaz (COMT) inhibitörleri, glutamat NMDA reseptör
antagonistleri, antikolinerjikler ve adenozin A2A reseptör antagonistleri yer
almaktadır. Monoamin oksidaz B (MAO-B)
inhibitörleri, PH’nin tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. MAO-B
inhibitörleri, dopaminin oksidatif yıkımını azaltarak beyindeki dopamin
seviyelerini artırır ve bu sayede motor semptomların hafifletilmesine katkı
sağlar. Bunun yanı sıra, depresyon ve anksiyete gibi non-motor semptomların
iyileştirilmesinde de etkili olmaktadır. Hem semptomatik tedavi sağlaması hem
de nöroprotektif etkileri nedeniyle, MAO-B inhibitörleri PH’nin yönetiminde
önemli bir yere sahiptir. Safinamid, PH tedavisinde
kullanılan yeni nesil ilaçlar arasındadır. MAO-B, inhibitörü olan Safinamid
hem motor hem de non-motor semptomları hedef alabilmesi, üstün güvenlik
profili ve genel yaşam kalitesini arttırma potansiyeli olan öne çıkmaktadır. Yapılan
klinik çalışmalarla safinamidin levodopa tedavisine eklenmesiyle hastaların
motor dalgalanmalarının azaldığı gösterilmiştir. Safinamid suda düşük
çözünürlüğe sahip bir etkin maddedir: Bu özellik çözünme hızının düşük
olmasına, oral uygulamalarda etkin maddenin biyoyararlanımını ve kan-beyin
bariyerini geçişini olumsuz etkileyerek terapötik etkinlikte olumsuzluk
yaratmaktadır. Lipozomlar, amfifilik lipid
tabakalar içeren küresel veziküller olup, hidrofilik bir çekirdekten ve çift
lipid tabakasından oluşmaktadır. Bu yapıları sayesinde hem lipofilik hem de
hidrofilik bileşiklerin enkapsülasyonuna imkan sağlamaktadırlar. Lipozomların
lipid tabakası genellikle kolesterol ve fosfatidilkolin türevlerinden
oluşmaktadır. Lipofilik özellikleri sayesinde kan-beyin bariyerini geçme
avantajına sahiptirler. Ayrıca, pozitif yüklü lipozomların kan-beyin
bariyerini geçme olasılığının daha yüksek olduğu ve bu nedenle beyne
hedeflemede daha başarılı oldukları belirtilmiştir. Bu bağlamda lipozomal taşıyıcı
sistemler kullanılarak safinamidin partikül boyutu küçültülmesine, yüzey
alanının artmasına ve dolayısıyla çözünme hızı iyileştirilebilmesine olanak
sağlar Aynı zamanda nano boyutlara sahip ve lipofilik karakter taşıyan
lipozomlar kan beyin bariyerini aşmasını kolaylaştırarak etkin maddenin beyin
dokusuna ulaşımı optimize edilebilir. Ayrıca beyne hedefleme stratejileri
arasında invaziv olmayan yapısı, kolay uygulanabilirliği nedeniyle intranazal
uygulama öne çıkan bir yöntemdir. Lipozomal intranazal uygulama ile etkin
madde doğrudan burun mukozası aracılığıyla beyne hedefleme sağlanabilir ve
böylelikle daha düşük dozlarda yüksek terapötik etki elde edilerek sistemik
yan etkilerin azalmasına olanak sağlayabilir. Yukarıda açıklanan bilgiler
doğrultusunda tez çalışmamızda Parkinson tedavisinde kullanılmasına yönelik
intranazal yolla uygulanabilen safinamid içeren lipozomal ilaç taşıyıcı
sistemler geliştirilecektir. Geliştirilen lipozom formülasyonu in vitro
karakterizasyon çalışmaları, hücre kültürü çalışmaları, stabilite çalışmaları
ve in vivo çalışmalar ile değerlendirilecektir.
|
|
Anahtar Sözcükler: Parkinson, Lipozomal İlaç
Taşıyıcı Sistemler, Safinamid, İntranazal, Hedefleme |